Genel

Ekonomist Çetin ÜNSALAN Tüketici TV.de Ömer Keser’in sorularını yanıtladı

Ekonomist Gazeteci-Yazar Çetin ÜNSALAN Tüketici TV.de programa katılarak Ömer Keser’in sorularını yanıtladı.

Ömer KESER:                     Efendim şimdi 2024 Tüketici Hakları adına çok hareketli geçti. Sizlerden öncelikle bir 2024 yılında Tüketici Hakları adına bir Ekonomist olarak bir tahlil bekliyoruz, neler paylaşmak istersiniz bizimle.

Çetin ÜNSALAN:              tüketicinin gündemi oldukça hareketliydi bir kere şu tespiti yapmak önemli bence 2020’li yıllar ki bu 2024’te daha fazla hissedildi, tıpkı doksanlardaki gibi tüketici hareketinin yükselişinin olduğu bir süreci görüyoruz. Yani o 90’larda başlayan 95’te kanunla beraber taçlanan ve aslında Avrupa Birliği’nin çok üzerinde halklara sahip olduğumuz bir süreci yaşamıştır. Sonrasında yani 2000’li yıllarda biraz parasal genişlemenin duygularını ekonomik politikalarını da etkisiyle Elbette yine tüketici haklarında belli bir yol alındı ama o olumlu anlamda şiddetini kaybetmişti, rutin seyrediyordu fakat özellikle son üç dört yıldır ekonomik zorlukların birlikte hayatımıza getirdiği en büyük farklılık tüketici hareketinin çok daha yüksek olması.

Dijital ekonominin devreye girmesi tüketicinin satın alma gücünün düşmesi çok farklı alanlarda aslında farklı başlıkların gelmesi mesela kişisel veriler gibi hakların da gündeme gelmesi aslında tüketici hareketinin tekrar yükseliş trendine geçmesine ve bunun aslında bir ihtiyaç olduğunu bize emniyet gösteren unsurlardan biriydi. Fakat Son iki yılda özellikle ekonomi yani tüketicinin ekonomisi çok ön plana çıktı. Pandemi ile başlayan ama ardından satın alma gücünün erimesiyle birlikte bir tarafta makasın açıldı yani ulaşmaya çalıştığımız ürünlerin fiyatlarının arttığı ama gelirimizin o oranda artmadı ve beraberinde de aşırı bir borç sarmalı artık bence ödenebilir olmaktan çıkan bir sarmalığa doğru bizi koşturduğu için aslında bugünlerde çok daha farklı boyutlarda tabii.

Bence bir numaralı günden tüketicinin ekonomisiydi.

İçerisinde yani 2024’ü değerlendirirken çok ciddi hassasiyetler de oldu. Yani bir tarafta sağlığa erişimle ilgili öbür tarafta dünyada başta Filistin meselesi olduğu gibi oralarda tüketici hakkını kullanan boykotlar gibi bence son derece sorumluluk bilinci içerisinde tüketicinin gerçekten vatandaşı olduğunu gösteren unsurlar da oldu. Ama gündem ne derseniz, bence bir numaralı günden tüketicinin ekonomisiydi. Vatandaşın halkın ekonomisiydi ne yazık ki zorluklarla geçti. 2024 yılının başına girerken hani normal açıklanan enflasyon bile bizi tatmin etmezken hedef enflasyon üzerinden yapılan gelir artışları fakat neredeyse 3 haneye varan sokaktaki enflasyon makasın açılması …

Tüketici şu anda çok büyük bir açmaz yaşıyor.

Prensip olarak katıldığım ama böyle birdenbire frene basılmaması gereken kredilendirme mekanizmasının taksit mekanizmasının da kısıtlanmasıyla birlikte aslında tüketici şu anda çok büyük bir açmaz yaşıyor. Nitekim ortaya konulan veriler de 9 ayda yani 9 aylık dilim şu anda elimizde 9 ayda hem kredilerde genel kredilerde hem de bilhassa kredi kartında fahiş artışlar, takibe düşenler açısından fahiş artışlar olduğunu bize çok net anlatıyor. Bu minvalde baktığınızda bence 2025 yine tüketicinin haklarının veya ihtiyaçlarını çok konuşulduğu tüketici hareketinin çok daha hassas bir noktaya geldiği ve 90’lı yıllardaki sorumluluğunu 2025’e de yansıtması gereken bir fotoğrafla önümüzde duruyor. Kısaca böyle bir özetleyebilirim.

Ömer KESER:                     Efendim Varan 1 dedik ekonomi bütün ekonomistlerin, aktivistlerin üzerinde durduğu konu 2024 yılı gerçekten tüketiciler için zor bir yıl olarak geçtiği.  Alım gücü, enflasyonunun artması aynı oranda tüketicinin gücünün artmamış olması sizin de az önce ifade ettiğiniz gibi tüketicinin artık yaşamını idare ettiremediği için kartlara yüklenmesi, takipteki tüketici sayısının milyonları geçmesi aileleriyle birlikte 5-6 milyonu geçmesi kaldı ki bütün bunlar gösteriyor ki tüketici 2024’te zorlandı.  Ortadoğu’daki Filistin meselesi Oradaki bir katliam tüketicinin boykot gücü bütün dünyaya yansıyan ve ülkemizde de birçok sivil toplum örgütünün başına çektiği konu.  Üçüncüsü şunu sormak istiyorum? Tüketiciler bankalarla ilgili ve özellikle iletişim ile ilgili sıkıntılar yaşıyor. Çokça dile getiriyorlar. Bir de gıda terörü. Bu üçü içerisinde hangisi ön planda çıkar 2024 denildiğinizde, bu üç madde size neyi anımsatır diye sormak isterim?  

Çetin ÜNSALAN:              bankalar tabii sıcak gündem. Yani şöyle diyeyim herkese canını yakıyor bakın yoksul olmak ki, biz şu anda Türkiye’de yaklaşık %89 yoksulluk sınırına erişememekle birlikte açıklık sınırının altında yaşıyoruz. Bu tabii ki Daha önce kredi var diye bir uygulanan bir ekonomik modelinin yansıması olarak aşırı borçlu tüketiciyi çaresizlikten borçlanır hale getirdi bu süreçte. Aslında bankaların da eli çok tıkalı yani çok ciddi karlar açıklanıyor. Bu biraz illüzyon. Çünkü işte Türkiye’de bir enflasyon muhasebesi uygulaması yapıldı. Ama bankalar dışında tutuldu. Halbuki bankaları da işin içine aldınız da onların da o kadar büyük karlıkları olmadığını hatta bunların sendikasyonlarının dolar bazında olduğunu düşünürseniz geri ödemelerinde kafa kafaya noktaların bile şükredilecek başlıklar olduğunu görürsünüz. Tabii size enflasyon muhasebesinin dışında bırakırsanız anormal karlar ortaya çıkıyor. Fakat bankalar şu konuda haklı eskiden çok yani normalde bankaların tavrını çok eleştiren biriyim. Çünkü ben üretim ekonomisine kredilerimi verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Biz Salt tüketime verdik ama bu oldu yani bu araba devrildi, bu şekilde böyle devam.

Benim diyemeyeceği çok açık fakat bunu siz ani bir frenle camdan çıkarcasına hatta ekonomi yönetiminin bankaları da zorlarcasına yapmasını ortam hazırlarsınız bu sefer bankalarla tüketici arasında bir büyük problemi doğrusunuz halbuki bunlar belki alacak verecek açısından tarafları ama konunun muhatabı değiller. Konu ekonomik ekosistemin daha doğrusu sürdürülebilir olmaktan çıkmış olması. Yani siz öyle bir fotoğrafla ortaya çıktınız ki enflasyonu düşürmeyi iç talebi kısmaya bağladınız. Halbuki şu anda bize araştırmalar gösteriyor ki tüketici 3 kaleme kadar düşürmüş vaziyette cebindeki parasını harcadığını Kira, ulaştırma gıda..

Bu kısır döngüyü işsizliği beraberinde getirir.

Ben 2024’ün ortalarında şöyle bir şey söylemiştim 2024’ü eğer biz yılın sonunda bu rakamlarla emeklilerden ücretlere herkesi bu rakamlarla geçirmeye başlarsak bizim karşımıza çıkacak tek şey kayıt dışı. Ne yazık ki, kayıt dışı ve merdiven altı üretimin artık şaha kalktığı. Bunun da son dönemlerde Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere gıda taklit ve tahrişlerle önümüze geldiği bir fotoğrafın içerisindeyiz. Herkes şöyle zannediyor; sanki Tarım Orman Bakanlığı son dönemde denetimlerini arttırdı. O yüzden de taktik ve tağşiş ön plana çıktı. Hayır öyle değil yani Tarım Bakanlığı zaten bu denetimleri yapıyordu. Fakat siz satın alma gücüyle ürünlerin fiyatı arasındaki makası açarsanız şöyle düşünün mesela bugün okulların açıldığı dönemden bir örnek vereyim, siz çocuğunuzun ihtiyacını kırtasiyeye gidip aldığınızda bugün Türkiye’deki kırtasiyelerin araştırmalar ve raporlar da gösteriyor ki neredeyse %99’a yakın bir bölümü sağlıklı ürün veya sağlığa uygun ürün satma konusunda sertifikalandırılmış vaziyette. Fakat sizin orada gidip o fiyat farklılıklarından nedeniyle çocuklarınıza ihtiyacınızı karşılayamadığınızda ne oluyor semt pazarına gidiyorsunuz. Tezgahtan almaya başlıyorsunuz, orada artık hiçbir koşul yok, sadece ihtiyacı gidermek üzere ve fiyat eksenli bir alım yapılıyor. Burada da sadece merdiven altı bir firmaların şahlandığı bir dönem yaratırsınız bu sefer, nitelikli olan tüketicinin haklarına saygı gösteren sağlıklı ürünler üretenlere bir haksız rekabet yaratırsınız. Bu kısır döngüyü işsizliği beraberinde getirir. işsizin oğlu Hatta işsizleri de kabul etmiyoruz aylık ama işsizlik olduğu yerde de banka ödemeleri problemli gelir bu tam bir kısır döngüdür ne yazık ki …

Devasa bir faturaya hazırlıyoruz.

Kimsenin inanmadığı %44 hedeflenen veya öngörülen enflasyon gerçekleşse bile %21-30 arasında bir maaş artış hızlanma olursa 2025 yılında da konuşacağı tek şey kayıt dışı ekonomileri ekonomiyi yönetiminin kitap yazmasına gerek yok. İktisada Giriş kitabının ilk cümlesini hatırlasana yeter. Ne kadar vergi o kadar kayıptı. Biz sürekli vergi istiyoruz, ama sürekli kayıt dışına kaçan ve aslında belki de bundan 2-3 sene sonra sağlık harcamaları olarak önümüze gelecek devasa bir faturaya hazırlıyoruz.

Son Haberler

Aile hekimleri hastanelerden tetkik isteyebilecek

Sağlık Bakanlığı'nca 1 Ocak 2025'ten itibaren uygulanmaya başlayacak sistemle, aile hekimleri ve sağlıklı hayat merkezleri…

18 saat ago

Tapu işlemlerinde yeni dönem: 1 Ocak’ta zorunlu olacak

Yıl sonu yaklaşırken nüfus müdürlüklerinde yoğunluk sürüyor. Hareketliliğin bir nedeni de Tapu ve Kadastro Genel…

2 gün ago

Kazakistan’da Azerbaycan’a ait yolcu uçağı düştü

Kazakistan Acil Durumlar Bakanlığı, Bakü'den Grozny'e giden yolcu uçağının düştüğünü açıkladı. Yetkililer, Azerbaycan Havayolları'na ait…

3 gün ago

Yeni asgari ücret açıklandı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yeni asgari ücretin net 22 bin 104 lira…

3 gün ago

Balıkesir’de patlayıcı madde üretilen fabrikada patlama

Balıkesir'in Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada patlama meydana geldi. Patlamada 13 kişi hayatını kaybetti, 3…

4 gün ago

“112 Web İhbar Sistemi” devrede

İçişleri Bakanlığınca hayata geçirilen "112 Web İhbar Sistemi" ile vatandaşlar artık telefonun yanı sıra internet…

5 gün ago