Reis’in vefatının 10. yılı
Muhsin Yazıcıoğlu, 31 Aralık 1954’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Elmalı köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla’da tamamlayan Yazıcıoğlu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirdi.
Siyasete 1968’de Şarkışla’da Genç Ülkücüler Hareketi’ne katılarak adım atan Yazıcıoğlu, 1972’de Ankara’ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde görev yapmaya başladı. Yazıcıoğlu, önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, sonrasında da Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Muhsin Yazıcıoğlu, 1978’de yoluna Ülkücü Gençlik Derneği Kurucu Genel Başkanı olarak devam etti, 1980’de ise MHP’de Genel Başkan Müşavirliği görevine getirildi.
“Eller silah değil, kalem tutmalı”
Anadolu gençliğinin okuyarak adam olması, milletine ve vatanına hizmet etmesi gerektiğini her zaman dile getiren Yazıcıoğlu, 24 yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e mektup yazarak “Eller silah değil, kalem tutmalı” diyen bir gençlik lideriydi.
Yazıcıoğlu, 1980 askeri darbesi öncesi dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak gençliğin sürüklendiği kaos ve kardeş kavgasını gören bir siyasi ferasetin de sahibiydi.
1980 askeri darbesinin ardından Yazıcıoğlu, “MHP ve ülkücü kuruluşlar davası”nda yargılandığı sırada 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi’nde kaldı. Yazıcıoğlu, dava sonunda herhangi bir ceza almadı.
Yazıcıoğlu, tüm yaşadıklarına rağmen 1987’de yine milletine hizmet için siyasete kaldığı yerden devam etti, Milliyetçi Çalışma Partisinin (MÇP) Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi.
MÇP ile yol ayrımı
1991 genel seçimlerinde Sivas’tan milletvekili seçilen Muhsin Yazıcıoğlu, 1992 yılında partisiyle yol ayrımına geldi. “Siyasi anlayışımız uyuşmuyor” diyerek bir grup arkadaşıyla MÇP’den ayrılan Yazıcıoğlu, 1993’te Kurucu Genel Başkanı olduğu BBP’yi kurdu.
Muhsin Yazıcıoğlu, 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerde ANAP’la yaptıkları ittifakla yeniden Meclise girdi, 1996’da ANAP’tan istifa ederek yeniden BBP’ye döndü.
BBP’nin seçimi protesto etmesi nedeniyle partiden istifa eden Yazıcıoğlu, 22 Temmuz 2007’de yapılan seçimlerde Sivas’tan bağımsız milletvekili olarak seçildi ve TBMM’ye girerek seçimden önce bıraktığı Genel Başkanlık görevini yeniden devraldı.
İlk kez helikopter kiralayarak mitinge katılmıştı
2009’da yerel seçimler için ilk kez helikopter kiralayarak mitinge katılan Muhsin Yazıcıoğlu, tüm imkansızlıklara rağmen seçimler için iddialıydı.
Yazıcıoğlu’nun da içinde bulunduğu helikopter, 25 Mart 2009 tarihinde Çağlayancerit mitinginin ardından Yozgat’ta yapacağı mitinge giderken Keş Dağı’na düştü.
Bölgede yapılan arama çalışmaları sonrasında Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin cansız bedeni, Keş Dağı Kurudere Kanlıçukur mevkisinde bulundu.
Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009’da Ankara’da son yolculuğuna uğurlandı. Yazıcıoğlu’nun naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergahı’na defnedildi.
Vefatının ardından Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismi, Sivas ve Anadolu’nun birçok şehri ile Pakistan gibi dost ve kardeş ülkelerde cadde, park ve okullara verildi.
“Üşüyorum” şiiri simge haline geldi
Muhsin Yazıcıoğlu, siyasetçi kimliğinin yanı sıra şair kimliği ile de tanınıyordu. Mamak Cezaevi’nde bulunduğu dönemde yazdığı “Üşüyorum” başlıklı şiir, ölümünden sonra adeta simge haline geldi.
Yazıcıoğlu’nun naaşının, helikopter düştükten sonra karların üzerinde bulunması, sevenlerine “Üşüyorum” şiirini hatırlattı.
Yazıcıoğlu’nun şiirinde, “Huzur dolu içimde / Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın / Beton çok soğuk, üşüyorum…” dizeleri yer almaktaydı.
Darbelere her zaman karşı çıktı
BBP’nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun, siyasi yaşamı boyunca yaptığı bazı açıklamalar da siyasete damga vurdu.
1980 askeri darbesinin ardından 7,5 yıl cezaevinde kalan Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca darbelere her zaman karşı çıktı.
28 Şubat darbesine karşı duran liderlerden biri olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun söylediği “Ordu gözbebeğimizdir ancak namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam” sözü o dönem ve sonrasında darbelere karşı adeta simge haline geldi.