Elektronik Eşyalarda Mağduriyetin Yeni Adı: Kasko veya Sigorta Zorunluluğu
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2024 yılında Tüketici Hakem Heyetlerine yapılan başvuru sayısı 755 bin 997. Bu rakamlar, her gün binlerce kişinin bir ürün ya da hizmetle ilgili mağduriyet yaşadığını gösteriyor. Başvurular arasında en çok şikâyet edilen ürün grubu ise şaşırtıcı şekilde ayakkabı olmuş. Ardından kıyafet, kredi kartı üyelik ücreti, cep telefonu ve mobilya geliyor. 2025 yılı bitmedi ama bu rakamların artacağını şimdiden tahmin etmek güç değil.
Ancak bu istatistiklerin arkasında, her geçen gün artan bir başka sorun daha var: elektronik eşya satın alırken tüketiciye uygulanan ek hizmet zorunluluğu, yani “kasko” ya da “sigorta” dayatması.
Artık cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar birer lüks değil, hayatımızın ayrılmaz parçaları. Bankacılık işlemleri, kamu hizmetlerine erişim, eğitim ve hatta iş hayatı tamamen bu cihazlar üzerinden yürüyor. Bu durum, teknolojik ürünlerin satışında firmalar için büyük bir pazar anlamına geliyor. Ne yazık ki bu pazardan daha fazla kâr elde etmenin yolu olarak bazı işletmeler, tüketiciye açıkça ürünle birlikte “kasko” da satmayı şart koşuyor.
Vatandaş mağazaya gidip cep telefonu almak istiyor; fakat görevli şu yanıtı veriyor: “Kasko yapmazsanız bu ürünü size satamayız.” Bu bir öneri değil, açıkça dayatma.
Yasaya Aykırı, Denetimi Zor
Bu tür uygulamalar, tüketici haklarını açık şekilde ihlal ediyor. Tüketicinin bir ürünü satın almak için başka bir ürün veya hizmeti de almak zorunda bırakılması, hukuken yasak. Bu tür satış yöntemleri aynı zamanda haksız bir ticari uygulama ve cezai yaptırımları var.
Ancak sorun şu ki; bu tür uygulamaları kanıtlamak hayli zor. Mağaza sözlü olarak böyle bir talepte bulunuyor, fakat yazılı bir belgeye dökmediği sürece, tüketici şikâyet ettiğinde ispat yükümlülüğü tüketicide kalıyor. Ve elbette ki bu da bir başka mağduriyet doğuruyor.
Özellikle büyük şehirlerde, denetim elemanı sayısı yetersiz kaldığından, bu gibi durumların sahada tespit edilmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Bu da firmalara, tüketiciyi sıkıştırmak için adeta açık kapı bırakıyor.
Tüketici Ne Yapmalı?
Tüketiciye düşen görev, böyle bir dayatma ile karşılaştığında şikâyet hakkını kullanmaktan çekinmemek. Ticaret Bakanlığı e-Devlet üzerinden şikâyet başvurularını alıyor. Unutmamak lazım, bir firmanın bu şekilde size baskı uygulaması sadece sizi değil, sizden sonra gelecek birçok tüketiciyi de etkiliyor. Şikâyet edilmeyen her haksızlık, bir sonraki mağduriyete kapı aralıyor.
Hülasa; her birimiz, teknolojinin nimetlerinden yararlanmak isterken, bu alandaki açgözlü ticari uygulamaların kurbanı olabiliriz. Kasko veya sigorta… Bunlar tüketicinin isteğine bağlı hizmetlerdir, yani zorunlu değil. Tüketicinin bilinçli olması, hakkını araması ve bu tip dayatmalara boyun eğmemesi artık her zamankinden daha önemli. Tüketici sustukça, mağduriyet büyüyecektir.