Vatandaşlarımız bu seçimin yenilenmesini istiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset, toplum, diplomasi, hatta terör mühendisliği gayretleri sonuç vermeyince doğrudan milletin birliğine, beraberliğine saldırılmaya başlandığını anlattı.
Türkiye’nin ve demokrasinin en büyük gücü olan seçimleri, milletin sandıktan çıkan iradesini tartışma konusu yaparak birliğin çimentosunu çatlatma, demirlerinin kırılma hesabı yapıldığını vurgulayan Erdoğan, “Şimdi buradan bir kez daha ilan ediyorum, biz hiçbir zaman milletin iradesinin üzerinde bir irade tanımadık, tanımayacağız.” diye konuştu.
“Usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz”
Milletin iradesine olan saygıları sebebiyle seçim süreçlerini yakından takip edip, sandıktan çıkan her oyun yerini bulması için çalıştıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Bütün çabamız usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz. İşte çıkmış bakıyorsunuz ki ana muhalefetin birkaç temsilcisi ne diyorlar? Çok enteresan, kime diyorlar? Yüksek Seçim Kuruluna. ‘Kızılay’a çıkamazsınız’ diyorlar. Tehdit ediyorlar.
Anayasanın 138. maddesine bu tamamen aykırıdır. Bırakın bu şekilde bir uyarıyı, ‘imada dahi bulunamazsınız’ der Anayasanın 138. maddesi. Ben de burada bir şeye üzülüyorum. Şu anda Yüksek Seçim Kurulunun Sayın Başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle ‘Siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz?’ demiyor? İstanbul’da, Ankara’da seçimler yapılmıştır.
Milletin iradesine olan saygıları sebebiyle seçim süreçlerini yakından takip edip, sandıktan çıkan her oyun yerini bulması için çalıştıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Bütün çabamız usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz. İşte çıkmış bakıyorsunuz ki ana muhalefetin birkaç temsilcisi ne diyorlar? Çok enteresan, kime diyorlar? Yüksek Seçim Kuruluna. ‘Kızılay’a çıkamazsınız’ diyorlar. Tehdit ediyorlar.
Anayasanın 138. maddesine bu tamamen aykırıdır. Bırakın bu şekilde bir uyarıyı, ‘imada dahi bulunamazsınız’ der Anayasanın 138. maddesi. Ben de burada bir şeye üzülüyorum. Şu anda Yüksek Seçim Kurulunun Sayın Başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle ‘Siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz?’ demiyor? İstanbul’da, Ankara’da seçimler yapılmıştır.
Bakın biz Ankara’ya herhangi bir itirazda ileri derecede bir yüklenme yapmadık. Ama İstanbul’da bindelerle oynan bir oyun var, yolsuzluklar var. Bütün bu yolsuzluklar karşısında ben bir genel başkan olarak halkımın iradesini, halkımın oyunun arkasını takip etmek, onun sonucunu kovalamak zorundayım. Ve düşünebiliyor musunuz, 27-28 binden, 13 bine kadar bu sayımlarda oylar düşüyorsa, burada bir yolsuzluğun olduğu apaçık ortadayken, yani bunu kovalamayalım mı, bunu takip etmeyelim mi? Vatandaşım bana şunu söylüyor; Başkanım, bu seçim yenilenmeli.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın birçok yerinde, yarım, 1 puanla olunan yerlerde bile seçimlerin yenilendiğini dile getirerek, “Niye? Gönüller huzur bulacak.” dedi.
Türkiye’de 1963’te, 1999’ta benzer kararların YSK tarafından alındığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hele hele burası İstanbul. Bu bir kasaba değil, ilçe, belde değil. Bakın ben bugüne kadar hiç konuşmadım, hep sustum. Ama diğerleri konuştu ve ‘Vurun abalıya’ dediler, vurdular ama artık yetti. Burada bir şaibe var, bu açık ortada. Yolsuzluk var, açık ortada. Gidelim millete milli irade nasıl bir karar veriyorsa ‘başımız, gözümüz üstüne’ deriz, onu kabulleniriz olay bu kadar basit. Çok açık, net, memur noktasında sandıkta memur değil de bankadaki sözleşmeli işçiler o sandıklarda görevlendirilirse ve bunun üzerinde hala neyi düşünüyoruz?